Credit Suisse Krizinin Ardından Bankacılık Sektörü: Devam Eden Zorluklar ve Düzenleyici Yanıtlar

Credit Suisse Krizinin Ardından Bankacılık Sektörü: Devam Eden Zorluklar ve Düzenleyici Yanıtlar

Credit Suisse Krizinin Ardından Bankacılık Sektörü: Devam Eden Zorluklar ve Düzenleyici Yanıtlar

 

 

Bir yıl önce Credit Suisse'in çöküşü ve İsviçreli bankanın UBS tarafından devralınmasının ardından gerçekleşen bir dizi banka kurtarma operasyonu, finans dünyasının hala sistemik zayıflıklarla mücadele ettiğini gösteriyor. Bu durum, düzenleyicilerin ve yasama organlarının, bankaların ani para çıkışlarına nasıl daha iyi hazırlanabileceği ve kriz durumlarında acil fonlara nasıl daha etkili bir şekilde erişebileceği üzerine tartışmalar yapmasına neden oldu.

 

2008 mali krizinin ardından bankaların önemli bir likidite stresi döneminde 30 gün süreyle likit varlıklarını koruyabilmesi amacıyla likidite karşılama oranı (LCR) gibi önlemler alınsa da, Credit Suisse olayı, bankanın kısa sürede likidite tamponlarını tüketmesiyle, mevcut önlemlerin yetersiz kaldığını ortaya koydu. Bu, LCR gerekliliklerinin gözden geçirilmesine ve Avrupa'da ve ABD'de daha kısa süreli stres dönemlerini kapsayacak şekilde düzenlemelerin ayarlanmasına yönelik tartışmalara yol açtı.

 

Özellikle Avrupa bankaları, daha fazla sermaye tutmalarını gerektiren Basel III düzenlemelerini uygulamakta olup, düzenleyici değişikliklerin bir sonraki yıl içinde gerçekleşmesi bekleniyor. Avrupa Merkez Bankası, likidite yönetiminin önemini vurgularken, İsviçre'de, bankaların acil durum fonlarına erişimlerini kolaylaştıracak yöntemler üzerinde duruluyor. Credit Suisse krizi, İsviçre Ulusal Bankası'nın kabul ettiği teminat türlerini genişletmeyi değerlendirme ihtiyacını gösterdi.

 

UBS'nin, İsviçre'nin "çok büyük başarısız olamaz" düzenlemelerini sorgulamasına neden olan 1.6 trilyon dolarlık bir bilançoya sahip olması ve İsviçre hükümetinin UBS için sıkı sermaye gereklilikleri üzerine bir rapor yayınlama olasılığı, sektörde büyüklüğün finansal sistem üzerindeki potansiyel risklerini yeniden değerlendirme ihtiyacını ortaya koyuyor.

 

Ayrıca, Avrupa Merkez Bankası'nın sosyal medyanın mevduat çekilmesindeki etkisini kabul ederek bankalardan sosyal ağları izlemelerini istemesi, finansal krizlerin modern dinamiklerine uyum sağlama ihtiyacını vurgulamaktadır. Sektörün Mart 2023'teki olaylardan aldığı derslerle, uzmanlar bankacılık sisteminin hala kırılgan olduğu ve düzenleyici önlemlerin sürekli olarak güncellenmesi gerektiği konusunda hemfikir.

 

  1. Gökşen Akyüz
16593